6 Temmuz 2009 Pazartesi

DERS ALINACAK ÖYKÜLER -3-




Rose'un Hikayesi

Üniversitenin ilk gününde profesör kendini tanıttı ve ardından kampüste bilmediğimiz birisini bulup tanımamız konusunda bizi şevklendirdi. Yerimden kalktım ve etrafa bakarken yumuşak bir el omuzuma dokundu. Arkamı döndüğümde yüzü kırış kırış, ufak tefek bir bayan gördüm. Tüm varlığını aydınlatan bir gülümseme ile
bana bakıyordu.

'Merhaba yakışıklı. Adım Rose. 87 yaşındayım. Sana sarılabilir miyim?'

Güldüm ve şevkle yanıt verdim: 'Tabii ki sarılabilirsiniz!' Ve bana sımsıkı sarıldı 'Bu kadar genc ve masum bir yaşta neden üniversitedesiniz?' diye sordum.

Şakayla karışık yanıt verdi: 'Zengin bir koca bulmak, evlenmek, birkaç çocuk sahibi olmak ve sonra emekli olup seyahat etmek için.'

'Hayır, cidden soruyorum' dedim. Bu yaşta böylesi bir işe kalkışması için onu motive eden neydi, merak ediyordum.

Her zaman üniversite eğitimim olmasını hayal ederdim ve şimdi bu gerçek oluyor' dedi.

Dersten sonra öğrenci birliği binasına yürüdük ve çikolatalı milkshake içtik. Hemen arkadaş olmuştuk.
Takip eden 3 ay boyunca her gun sınıftan beraber cıktık ve durmaksızın sohbet ettik. Bilgeliğini ve deneyimlerini benimle paylaştıkça, bu 'zaman makinası'nı dinlerken
hep büyülendim. Bir yıla kalmadan Rose kampüsün ikonu haline geldi ve nereye gittiyse kolayca arkadaş edindi. Giyinmeyi seviyordu ve diger öğrencilerden gördüğü ilgi hoşuna gidiyordu. Hayatını yaşıyordu.

Sömestre sonunda Rose'u bir konuşma yapmasi icin çağırdık. Bize öğrettiğini asla unutmayacağım. Rose'u takdim ettiler ve podyuma çıktı. Hazırladığı konuşmaya başladığında elindeki konuşma özeti yazılı kartları yere düşürdü. Telaşlı, sıkılmış ve biraz utanmış olarak mikrofona eğildi ve şöyle dedi:

'Üzgünüm, oldukça gerginim. Lent (hristiyanlıkta Paskalya öncesi yapılan, kırk gün sÜren büyük perhiz) için biradan vazgeçtim ama bu viski beni öldürecek! Konuşma kartonlarımı asla yerden alamayacağım, dolayısıyla size sadece bildiklerimi anlatmama izin verin'

Biz gülerken Rose bogazını temizledi ve devam etti:

'Oyun oynamayı yaşlı oldugumuz için bırakmayız; yaşlanırız, çünkü oyun oynamayı bırakırız. Genç, mutlu kalmak ve başarı için sadece dört sır vardır.'

'Her gün gülmeniz ve her günde mizah bulmanız gerek'

'Bir hayaliniz olmalı. Hayallerinizi kaybederseniz, ölürsünüz. Etrafımızda ölü pek çok kişi var ve bunu bilmiyorlar bile!'.

Yaşlanmakla büyümek arasinda buyuk bir fark vardir. 19 yaşındaysanız ve 1 sene boyunca yatağa yatıp tek bir üretkenlik sergilemezseniz, 1 yil 'yaşlanır'sınız. Eğer 87 yaşındaysam ve 1 yil boyunca yatakta yatıp hiç bir şey yapmazsam sadece 88 olurum. Herkes yaşlanır. Bunun için yetenek gerekmez. Esas konu, değişikligin içinde hep bir fırsat yakalayarak büyümektir.

'Hiç bir şey için pişman olmayın. Biz yaşlılar çoğunlukla yaptıklarımızdan değil yapamadıklarımızdan dolayi pişmanlık duyarız. Ölümden korkanlar pişmanlık duyanlardır.'

Yıl bitiminde Rose yıllar önce başladığı üniversiteyi bitirdi. Mezun olduktan 1 hafta sonra uykusunda huzur icinde vefat etti. Ikibinin üzerinde üniversite öğrencisi cenazesine katıldı ve olabileceğinizin tamamı olmanız için hiç bir zaman gec olmadığını, örnek olarak ögreten bu muhtesem kadına vefa borcunu odedi. Hayallerinizin peşinden gidin..

Yaşlanmak kaçınılmaz ama büyümek seçime bağlıdır

"Çok Geç Diye Bir Zaman Yoktur"


Sevgiyle kalın...

Hiç yorum yok: