13 Şubat 2014 Perşembe

Sevgisizliğin kıyısında


Sevginin karşılığını almak çok zor. Karşılıksız sevgiler, ya da karşısındakinin istediği şekle bürünmüş sahte kimlikler...ver elini sevgisizlik yolculuğu...

Minik kediciği hunharca öldüren şahıs kanımı dondurdu.. Bir insanı öldürmekle aynı şey. Tut ki insan kendisi seçiyor o ortamda bulunmayı o kişi ile birlikte olmayı , çoğu zaman zaafları, iradesizliği neden oluyor psikopat tavırlı kişilerin yanında kalmaya. Sonunda karşılaştıkları vahşetler ürkütücü oluyor..
Peki bu dilsiz minik kullar onların böyle bir seçme şansı var mı ? Almış hasta ruhlu şahıs evine getirmiş, yavrucuk konuşabilse  bırak beni diyecek , açabilse kapıyı belki ilk gün çekip gidecek, ancak yok böyle bir şansı ve hunharca zalim bir insanın ellerinde acımasızca öldürüldü. Bu anları videoya çekilerek tüm insanlığa sunuldu yaptığı her şey çok ürkütücü ve zalimceydi . Cezalandırılmalı en ağır şekilde cezalandırılmalı.
Anne ve babalar sizlere öyle büyük bir iş düşüyor ki evlat yetiştirirken ancak önce sizler anne baba olmadan kendinizi yetiştirin...Yüreğinde  insan sevgisi, yüreğinde hayvan sevgisi , doğa sevgisi olmayan insanlar anne baba olmamalılar..kendi kibirlerin de yoğrulmuş bu tür kişiler maalesef  sağlıklı yavrular yetiştiremiyorlar.
Bir şey daha söylemek istiyorum hani şu çocuğumla arkadaşım modeli anne babalıklar; kardeşim, çocuğunla ne arkadaşısın bırak o arkadaşları ile arkadaşlık etsin sen arkadaşlarınla arkadaşlık et sen anne babalığını bil o evlatlığını bilsin arkadaşlık falan hikaye sonra bu çocuklar neden böyle oldu diye vır vır konuşmalar anne baba olmanın dışında onlar için her şey oluyorsunuz . Şöyle bir silkelenin de anne baba olun  belki çocuğunuzun ihtiyaçlarını daha net görürsünüz, onun bulunduğu çıkmazları görür en başta yardımcı olursunuz. Yoksa arkadaşı olacağım diye onların kuklası olmazsınız.
Ben sokağımızda ki minik kedilerin nasıl yaşam savaşı verdiklerini görüyorum. Resmen savaşıyorlar araçların arasında, soğukta, yağmurda sizde onların varlığını anladığınız an göreceksiniz o mücadeleyi, nasıl takdirlikler ve onlara  nasıl destek olmak isteyeceksiniz sadece bakın ve görün tek istedikleri onlar için yaşam alanı açmanız o kadar. Onlar zaten mücadelelerini veriyorlar.Hayvanlar yaşam şekli ile insanlara aslında çok büyük örnek ancak insanlık yok oldu öyle ki hiç bir şeyi fark etmeden yaşar hale geldik. Sadece almaya yönelik yaşanan hayatlar. Sevgisizliğin kıyısında yok olmak üzereyiz. Boydan boya tüm varlığımızı saran hırslar gözümüzü kör etmiş durumda ne bir hayvanı ne bir bitkiyi görebiliyoruz tek gördüğümüz kendi var oluşumuz kendimiz. Bu düşünce, yok oluşun hızla gelmesine sebep veriyor. Zaten görüyorsunuz mutsuzluk bezenmiş dört duvarların arasında yaşıyorsunuz.. Yalnızlık kalabalıklar arasında yalnızlık ne gittiğin spor salonunda ne gittiğin avm de ne gittiğin restoranda giderilmiyor çünkü yanındakiler sahte sen sahte sin..Sen sokaktaki kediciği görmüyorsun, kuşların sesini belki aylardır duymuyorsun ....Kahkaha atan insanlar sana ne kadar itici geliyor değil mi acaba sen çok uzun zamandır kahkaha atmadığın için olabilir mi? İşte bu dar sokakta sıkışmış kalmış insanlarla dolu dört bir taraf. Sevgiyi anlamadığınız, yaşayamadığınız sürece en pahalı en lüks lezzetlerle doysanız da hep aç kalacaksınız. 

Hayvanlara ve doğaya sahip çıkın onlar size koşulsuz sevgi veriyorlar...her geçen gün zalimce yok ediliyorlar duyarlı olun sevgi dolu olmayı deneyin artık...mış gibi muş gibi yapıp kendinizi kandırmayın....


B.U.

22 Ocak 2014 Çarşamba

BAŞARININ SIRRI...

İş adamının işleri bozulmuştu. Ne yaptıysa olmuyordu. Bir zamanlar çok başarılı bir insan olmasına rağmen şimdi büyük olan sadece borçlarıydı. Bir taraftan kredi verenler onu sıkıştırırken, diğer taraftan da bir sürü insan ödeme bekliyordu. Çok bunalmıştı ve hiçbir çıkış yolu bulamıyordu. Nefes almak için parka gitti. Bir banka oturdu, başını ellerinin arasına aldı ve bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünmeye başladı.
Tam bu sırada birden, önünde yaşlı bir adam durdu. 'Çok üzgün görünüyorsun. Seni rahatsız eden bir şey olduğu belli… Benimle Paylaşmak ister misin?' diye sordu yaşlı adam. İş adamının yakınmalarını dinledikten sonra da, 'Sana yardım edebilirim' dedi. Çek defterini çıkardı. İş adamının adını sordu ve ona bir çek yazdı. Çeki ona verirken de şöyle dedi: 'Bu para senin. Bir yıl sonra seninle burada buluştuğumuzda bana olan borcunu ödersin. Hadi al' dedi. Ve yaşlı adam geldiği gibi hızla gözden kayboldu.
İş adamı elindeki çeke baktı. Çekte 500 bin dolar yazıyordu ve imza ise John Rockefeller' e aitti, yani o gün için dünyanın en zengin adamına. 'Tüm borçlarımı hemen ödeyebilirim' diye düşündü. John  Rockefeller' e ait bu çekle her şeyi çözebilirdi. Ama çeki bozdurmaktan vazgeçti. Bu değerli çeki kasasına koydu. Onun kasasında olduğunu bilmenin güveniyle yepyeni bir iyimserlikle işine tekrar dört elle sarıldı. Büyük küçük demeden tüm işleri değerlendirmeye başladı. Ödeme planlarını yeniden yapılandırdı. İyi yapılan işler yeni işleri doğurdu. Birkaç ay sonra tekrar işlerini yoluna koyabilmişti.
Takip eden aylarda ise borçlarından tümüyle kurtulup hatta para kazanmaya başlamıştı. Tüm bir yıl boyunca çalıştı durdu. Tam bir yıl sonra, elinde bozulmamış çek ile parka gitti. Kararlaştırılmış saatin gelmesini bekledi. Tam zamanında yaşlı adamın hızla ona doğru geldiğini gördü. Tam ona çekini geri verip başarı öyküsünü paylaşacakken bir hemşire koşarak geldi ve adamı yakaladı. Hemşire 'Onu bulduğuma çok sevindim, umarım sizi rahatsız etmemiştir' dedi. 'Çünkü bu bey sürekli olarak huzur evinden kaçıp, bu parka geliyor. Herkese kendisinin John Rockfeller olduğunu söylüyor' diye ekledi. Hemşire adamın koluna girip onunla birlikte uzaklaştı.
İş adamı şaşkın bir şekilde öylece durdu kaldı. Sanki donmuştu. Tüm yıl boyunca arkasında yarım milyon dolar olduğuna inanarak işler almış, yapmış ve satmıştı.
Birden, hayatının akışının değiştiren şeyin para olmadığını fark etti.
Hayatını değiştirenin yeniden kendinde bulduğu kendine güven ve inançtı.
Başarının sırrı, kasamızda duran değil, kendi kalbimizde ve kafamızda olanlardır. Başka yerde aramaya gerek yok.

Sır kendin sin başka bir yerde arama...